Log in

goodpods headphones icon

To access all our features

Open the Goodpods app
Close icon
MyMecra Podcast - Padişahın İşi Ne! - Biri Bir Gün - B29 | Serdar Tuncer

Padişahın İşi Ne! - Biri Bir Gün - B29 | Serdar Tuncer

09/13/21 • 21 min

MyMecra Podcast

Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer bu hafta Biri Bir Gün'de "Nalıncı Baba" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer’in Biri Bir Gün’de anlattığı hikaye; Sultan Murat Han, o gün bir hoştur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister sonra vazgeçer. Neşe ile üzüntü arasında gidip gelmektedir. Veziriazam Siyavuş Paşa sorar: – Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var? – Akşam garip bir rüya gördüm. – Hayırdır inşallah? – İnşallah hayr olur, öğreneceğiz. – Nasıl yani? – Hazırlan, dışarı çıkıyoruz. Padişah ve vezir, derviş kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri, kararlı adımlarla Beyazıt’a çıkar, döner Vefa’ya, Zeyrek’ten aşağılara sallanır. Unkapanı civarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatle bakınır. İşte tam o sırada gözüne yerde yatan bir ceset ilişir. Hemen sorar: – Kimdir bu? Ahali: – Aman hocam hiç bulaşma, derler. Ayyaşın, sarhoşun biri işte!.. – Nerden biliyorsunuz? – Müsaade et de bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz! Bir başkası tafsilata girer: – Biliyor musunuz, der. Aslında iyi sanatkârdır. Azaplar Çarşısı’nda çalışır. Nalının hasını yapar... Ancak kazandıklarını içkiye, fuhşa harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evine, hem de nerede mimli bir kadın varsa takar peşine. Hele yaşlının biri çok öfkelidir: – İsterseniz komşulara sorun, der. Sorun bakalım onu bir cemaatte gören olmuş mu? Hâsılı, mahalleli döner ardını gider. Tam vezir de toparlanıyordur ki padişah merakla sorar: – Hayırdır, sen nereye? – Bilmem, bu adamdan uzak durmak istersiniz sandım. – Millet bu, çeker gider. Kimseye bir şey diyemem... Ama biz gidemeyiz; adam ne olursa olsun bizim teb’amızdır. Defin işini halletmek gerek. Bir nurdur aydınlanır alnında Vezir hemen bir çare önerir: – İyi ya, saraydan birkaç hoca yollar kurtuluruz vebalden. – Olmaz, rüyadaki hikmeti çözemedik daha. – Doğru ya! Peki, ne yapmamı emir buyurursunuz? – Dervişliğe devam edeceğiz bir süre daha! Naaşı kaldırmalıyız en azından. – Aman efendim, nasıl kaldırırız? – Basbayağı kaldırırız işte. – Yapmayın etmeyin sultanım, bunun yıkanması paklanması var. Tekfini, telkini... – Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasilhane bulmalıyız. – Şurada bir mahalle mescidi var, ama... – Olmaz, vefat eden sen olsaydın nereden kalkmak isterdin? – Ne bileyim, Ayasofya’dan, Süleymaniye’den, en azından Fatih Camii’nden... – Ayasofya ile Süleymaniye’de devlet erkânı çoktur. Orada bizi tanıyanlar çıkar. Ama Fatih Camii’ni iyi dedin. Hadi yüklenelim... Ve gelirler camiye. Vezir sağa sola koşturur, kefen tabut bulur. Padişah, bakır kazanları vurur ocağa... Usulü erkânınca bir güzel yıkarlar ki naaş ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur aydınlanır alnında. Yüzünde bir nur hâsıl olur. Hem manalı bir tebessüm okunur dudaklarında. Padişahın da, vezirin de kanı ısınmıştır bu adama. Meçhul nalıncıyı kefenler, tabutlar, musalla taşına yatırırlar. Ama namaz vaktine de bir hayli vardır. Bir ara vezir, sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır ve: – Sultanım, der. Yanlış yapıyoruz galiba... – Neden, ne yaptık ki? Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...

plus icon
bookmark

Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer bu hafta Biri Bir Gün'de "Nalıncı Baba" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer’in Biri Bir Gün’de anlattığı hikaye; Sultan Murat Han, o gün bir hoştur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister sonra vazgeçer. Neşe ile üzüntü arasında gidip gelmektedir. Veziriazam Siyavuş Paşa sorar: – Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var? – Akşam garip bir rüya gördüm. – Hayırdır inşallah? – İnşallah hayr olur, öğreneceğiz. – Nasıl yani? – Hazırlan, dışarı çıkıyoruz. Padişah ve vezir, derviş kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri, kararlı adımlarla Beyazıt’a çıkar, döner Vefa’ya, Zeyrek’ten aşağılara sallanır. Unkapanı civarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatle bakınır. İşte tam o sırada gözüne yerde yatan bir ceset ilişir. Hemen sorar: – Kimdir bu? Ahali: – Aman hocam hiç bulaşma, derler. Ayyaşın, sarhoşun biri işte!.. – Nerden biliyorsunuz? – Müsaade et de bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz! Bir başkası tafsilata girer: – Biliyor musunuz, der. Aslında iyi sanatkârdır. Azaplar Çarşısı’nda çalışır. Nalının hasını yapar... Ancak kazandıklarını içkiye, fuhşa harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evine, hem de nerede mimli bir kadın varsa takar peşine. Hele yaşlının biri çok öfkelidir: – İsterseniz komşulara sorun, der. Sorun bakalım onu bir cemaatte gören olmuş mu? Hâsılı, mahalleli döner ardını gider. Tam vezir de toparlanıyordur ki padişah merakla sorar: – Hayırdır, sen nereye? – Bilmem, bu adamdan uzak durmak istersiniz sandım. – Millet bu, çeker gider. Kimseye bir şey diyemem... Ama biz gidemeyiz; adam ne olursa olsun bizim teb’amızdır. Defin işini halletmek gerek. Bir nurdur aydınlanır alnında Vezir hemen bir çare önerir: – İyi ya, saraydan birkaç hoca yollar kurtuluruz vebalden. – Olmaz, rüyadaki hikmeti çözemedik daha. – Doğru ya! Peki, ne yapmamı emir buyurursunuz? – Dervişliğe devam edeceğiz bir süre daha! Naaşı kaldırmalıyız en azından. – Aman efendim, nasıl kaldırırız? – Basbayağı kaldırırız işte. – Yapmayın etmeyin sultanım, bunun yıkanması paklanması var. Tekfini, telkini... – Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasilhane bulmalıyız. – Şurada bir mahalle mescidi var, ama... – Olmaz, vefat eden sen olsaydın nereden kalkmak isterdin? – Ne bileyim, Ayasofya’dan, Süleymaniye’den, en azından Fatih Camii’nden... – Ayasofya ile Süleymaniye’de devlet erkânı çoktur. Orada bizi tanıyanlar çıkar. Ama Fatih Camii’ni iyi dedin. Hadi yüklenelim... Ve gelirler camiye. Vezir sağa sola koşturur, kefen tabut bulur. Padişah, bakır kazanları vurur ocağa... Usulü erkânınca bir güzel yıkarlar ki naaş ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur aydınlanır alnında. Yüzünde bir nur hâsıl olur. Hem manalı bir tebessüm okunur dudaklarında. Padişahın da, vezirin de kanı ısınmıştır bu adama. Meçhul nalıncıyı kefenler, tabutlar, musalla taşına yatırırlar. Ama namaz vaktine de bir hayli vardır. Bir ara vezir, sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır ve: – Sultanım, der. Yanlış yapıyoruz galiba... – Neden, ne yaptık ki? Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...

Previous Episode

undefined - 'Mülteci' Sorun Değildir - Dinle Neyden - B30 | Ömer Tuğrul İnançer

'Mülteci' Sorun Değildir - Dinle Neyden - B30 | Ömer Tuğrul İnançer

Ömer Tuğrul İnançer Dinle Neyden'in bu bölümünde Kerbela hadisesini ve Mülteci meselesini anlatıyor. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Hz. Hüseyin Efendimizin şehadeti elbette çok elem verici bir vaka fakat bir de işin sembolizasyonuna bakarsak, zalime eyvallah dememek için feda-i can etmiş bir zat. Yani, zalimin zulmüyle yaşamaktansa öbür tarafa firar eder, Allah'a firar eder ve bu zulmü yaşamam. Ve bu Hüseyin Efendimiz hali bir çok zulme uğrayanlara bir nevi teselli hadisesi olmuş. Yani koca Hüseyin Efendimize bu yapıldıktan sonra bu insanoğlu denen mahluk, insan ana babadan doğduğu halde insan olamayan bir mahluk çünkü ayet var biliyorsunuz; "Onlar ki; gözleri vardır görmezler, kulakları vardır işitmezler, kalpleri vardır anlamazlar. Onlar belki hayvandanda aşağıdır." Orada ki belkiyi acaba diye anlamamak lazım, bilki diye anlamak lazım. Hayvandan aşağıdırlar. İşte, böyle bir zulme maruz kalanlar Hz. Hüseyin Efendimizin zulmünü bilip kendi acılarını hafifletme tesellisi arıyorlar... Bugün dünyada bir mülteci meselesi var, Türkiye bu meselenin ilk sırasında yer alıyor. Acaba öyle mi? Eğer siyasi hadiseler (ki harpler de siyasidir) siyasetçiler yani ayrı devletlerin, ayrı hükümranlıkların siyasetçileri birbirleriyle anlaşamayınca silaha başvururlar. Yani harbi doğuran sebep netice itibari ile siyasidir. Bu siyaseti, biraz tarihe bakarak tetkik edersek görürüz ki dünya tarihinde bölge isimleri var ama devlet isimleriyle bölge isimleri her zaman bağdaşmıyor. Bugün Suriyeliler, Ürdünlüler, Lübnanlılar, Iraklılar vs... dediğimizde Allah aşkına birinci dünya harbinden evvel yani yuvarlak hesap 100 seneden evvel böyle devletler var mıydı?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...

Next Episode

undefined - Kalabalığa Sırtını Dönen Orkestra Şefi - Bertan Rona | Bakışlar

Kalabalığa Sırtını Dönen Orkestra Şefi - Bertan Rona | Bakışlar

Bertan Rona Bakışlar'ın bu bölümünde oldukça ilginç bir konu başlığını ele alıyor: "Orkestrayı yönetmek istiyorsanız, kalabalıklara sırtınızı dönmek zorundasınız." Bertan Rona bu bölümde başlıca şunları anlattı; Efendim. bir söz okumuştum nerede okudum hatırlamıyorum aslında söyleyen kişinin adını da biliyordum da bazen böyle unutkanlık had safada oluyor bende. Şöyle demiş söyleyen kişi; "Orkestrayı yönetmek istiyorsanız, kalabalıklara sırtınızı dönmek zorundasınız." Bu bir benzetme tabiki. Burada insanın toplulukla ilişkisi yani cemiyetle ilişkisi öte yandan insanın ferdi olarak varlığı ya da bu ikisi arasında bir irtibat sağlayabilecek bir başka görünümü var mı? gibi sorular ya da sorunlar akla geliyor hemen tabiki. Şimdi, şunu söyleyelim; hakikat dediğimiz şey tevhid ilkesi üzerine kurulu aslında. Tevhid ne demektir? Bu çok çok uzun tartışılabilir... Zaman zaman bana soruluyor orkestra şefi gerçekten orkestrayı yönetiyor mu? Orkestra şefi olmasa ne olur? Size bilirkişi olarak söylüyorum, burada tevazu göstermeme gerek yok mesleğim bu olduğu için, uzun zaman icra ettiğim için söylüyorum; eserine göre değişir ama genellikle pek çok yapıtta orkestra şefi diyelim ki konserden ya da operada temsilden 5 dakika önce rahatsızlansa perde kapanır. Yani anons yapılır seyirciye efendim orkestra şefimiz rahatsızlandı, konser yapılamayacak. Demekki şef olmadan gerçekten olmuyor... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...

Episode Comments

Generate a badge

Get a badge for your website that links back to this episode

Select type & size
Open dropdown icon
share badge image

<a href="https://goodpods.com/podcasts/mymecra-podcast-447763/padi%c5%9fah%c4%b1n-i%c5%9fi-ne-biri-bir-g%c3%bcn-b29-serdar-tuncer-61108386"> <img src="https://storage.googleapis.com/goodpods-images-bucket/badges/generic-badge-1.svg" alt="listen to padişahın i̇şi ne! - biri bir gün - b29 | serdar tuncer on goodpods" style="width: 225px" /> </a>

Copy